13 Mayıs 2019 Pazartesi

KETEN Yolculuğu

Yolculuk, sever misiniz? Yolculuk yapmayı. Bir kere heyecan verici. Tabii şunu da belirtmem gerekiyor: Hayırlı yolculuklar olsun. Aslına bakarsanız,  ne zaman "yolculuk"tan bahsedilse biraz gerginleşirim. Stres seviyem artar. Özellikle yeni yerler olduğunda. Bir sürü bilinmeyen vardır. Çıkacağınız yolculukla ilgi. Örneğin: gideceğiniz istikamet nasıldır? engeller nelerdir? kimlerle karşılaşacaksınız? Neler yiyip içeceksiniz? Bütçeniz yeterli olacak mı? gibi gibi... Yine de yeni şeyler öğrenmek heyecan verici aslında.
Yolun sonu ne getirip ne götürecek. Elinizde bir takım esaslı veriler olsa bile tahmin etmek oldukça zordur.
Ben de bundan yaklaşık 3 ay önce (fikir aşamasını almıyorum) KETEN yolculuğuna çıkmaya karar verdim. 3 ay sonra birçok bilgiye ulaştım, ulaşıyorum da. Evet dere tepe düz gittik. Abim ve eşi Nazik ile Sinop Ayancık'a gittik. Müthiş bir coğrafya. Karadeniz batıdan doğusuna muhteşem bir doğaya sahiptir. Ancak biz Anadolu insanı bu doğa keşfinin heyecanını yaşamasını pek bilmiyoruz galiba. Ya da bizlere öğretilmiş bir şey değil diyelim. Genellemeden söyleyeyim, kişisel olarak fotoğraf çekmede son derece tembelim. Ya da bu konuda kendimi geliştirmemişim. Son derece zayıf fotoğraf arşivim var diyebilirim. Ayancık'a gece vardık. Aslında gündüz varmayı tercih ederdim. Çünkü dağların içinden gelip denize ulaşmak her zaman çok güzeldir. Bir hanın üçüncü katını restore ederek otele dönüştürmüşler. Orada kaldık. Fena değildi diyelim ve şans verelim. Sabah çok heyecanlıydım. Çünkü KETEN konusunda ilk defa yapılan çalışmaları ve tabii ki KETENi yakından tanıyacaktım. Halk Eğitim Merkezi'ne gittik. Merkezin müdürü Hanife hanım bizleri çok sıcak karşıladı. Son derece içten ve samimi. Halk Eğitim'de yaptıklarını anlattı. İlk hayal kırıklığını orada yaşadım. Çünkü KETEN bitkisini ekip üretiyorlar. Ancak ipliğini endüstriyel olarak üretemiyorlar. Bir iplik fabrikaları varmış ancak 2 yıl önce yanmış maalesef. Sigortası da olmadığı için tekrar faaliyete geçirilememiş. KETEN ipi aşağıdaki videolarda görüldüğü gibi Halk Eğitim Merkezi öğretmenlerinden Asuman Yılmaz liderliğinde yöre kadınlarından oluşan öğrencileri tarafından i geleneksel metotlarla üretilmeye çalışılmaktadır.
Sizleri şimdilik bu büyüleyici video ile baş başa bırakacağım. KETEN yolculuğumu anlatmaya devam edeceğim.

5 Mayıs 2019 Pazar

KETEN dedik yola koyulduk

1960lı yılların ikinci yarısı Ağva deresinin rengi koyulaşırdı. Anneme, derenin renginin koyulaştığını sorduğumda "KETEN yıkıyorlar kızım" dediği hatırımda kalmış. Evet, Ağva'da KETEN yetiştirilirdi. Derede yıkanıp, işlenip ipliği yapılıp Şile bezi dokunurdu. Köylerdeki evlerin girişlerinde sağda ya da solda odaları olurdu. O odalarda dokuma tezgahları vardı. Çoğunlukla kadınlar Şile bezi dokurlardı tezgahlarda. Hatta o dokunan Şile bezlerini denizde yıkayıp çekiştirerek kuma sererlerdi. Sonra bu bezleri işleyerek, gecelik, bluz, sehpa ve masa örtüleri yaparlardı.
Aslında keten ipliğinden yapılan dokumalar sadece Şile bezi değildi. Bürümcük dedikleri başlarına bağladıkları örtüler, yeldirme dedikleri sırtlarına giydikleri cepkenler, yatakları için çarşaflar, gibi çeşitleri vardı.
Bugün 5 Mayıs 2019 yaklaşık 40 yıl sonra, "nereden çıktı KETEN?" diye sorabilirsiniz. Sandıktan belki, belki de hatıralarımızdan, ama en önemlisi "boş, ekinsiz, ıssız bırakılmış tarlalardan". Evet Ağva'nın yani Türkiye'nin batı Karadeniz sahillerinin bir zamanlar mısır, buğday, yulaf, evet KETEN yetiştirilen verimli toprakları bomboş. Yanlış anlamadınız, tarlalar alabildiğine bom boş. Ben bu topraklarda yetişmiş eğitimli bir kadın olarak o boş ekinsiz tarlalara bakamıyorum, çok ama çok utanıyorum. Sanki bana "beni böyle siz boşladınız" der gibi geliyor. Kendimi kötü hissettiriyor, o boş, ekinsiz tarlalar.

Ketenin Hikayesinde Neler Oluyor?

Baktım da  "Ketenin Hikayesi"ni  yazmayı  epeyce ihmal etmişim. Söz veriyorum: bundan sonra sistematik ve planlı yazacağım. Bir sü...